Milletimizin bağımsızlık yolculuğunun en güçlü adımlarından birini simgeleyen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı, büyük bir onur ve heyecanla kutlamanın gururunu yaşıyoruz.
Malumunuzdur ki, 20. yüzyılın başları, sadece Osmanlı Devleti için değil, tüm dünya için sancılı ve yıkıcı bir dönem olmuştur. Birinci Dünya Savaşı'nın ardından yenilen devletler için mütarekeler yapıldı. Almanya ile Veysay, Osmanlı Devletini de Yunanistan'ın Limni Adası Mondros Limanında 1915'te Çanakkale'de geçit vermediğimiz Agememnon Zırhlısında anlaşma imzalamak durumunda bıraktılar. Buna göre 5., 16., 17., ve 7. maddeler de somut bir şekilde ifade ettikleri gibi işgali gerçekleştireceklerdi. Müttefik devletler kendi güvenlikleri için tehdit olarak gördükleri Osmanlı Topraklarını işgal edeceklerdi (İstanbul dahil Hicaz, Yemen, Suriye, Irak, Trablus, Bingazi, Batı Anadolu, Doğu Anadolu, Adana, Trakya, Antalya, Hatay ve Boğazlar).
O dönem işgal altındaki Osmanlı Devleti, Samsun'a gönderilecek olan subayı Mustafa Kemal Atatürk'e 9. Ordu Müfettişi unvanı vererek, kendisine bir grup subay ve Bandırma Vapuru tahsis etmiştir. Ancak bu görev, devletin bekası için gönderilen bir temsil görevi olmaktan çıkar, bir milletin yeniden dirilişini başlatan tarihi bir yolculuğa dönüşür.
Milletimiz için "Yok mudur? Kurtaracak bahtı kara maderini" yası tutulurken; "Milletin bağımsızlığını yine azim ve kararı kurtaracaktır" diyebilen erlerin, komutanların, Gazi Mustafa Kemal'lerin Anadolu'ya yolu görünmüştü. İşgal altındaki Osmanlı Devlet Merkezinden Samsun'a 9.Ordu Müfettişi olarak Osmanlının en gözde, en kudretli subayına yol açılmış, bir grup subay ve bandırma gemisi ile yenilmez Türk Milletinin sinesine, kurtuluş ışığına yola çıkılmıştır. Artık bu görev müfettişlikten ziyede devlet ve milletin yeniden dirilişini başlatan tarihi bir yolculuğa başlangıç olmuştur.
Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıkışının ardından Amasya Genelgesi ile milli mücadelenin temelini atar. Ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri ile halkın iradesine dayalı bir kurtuluş planı belirlenir. Bu süreçte millet, manda ve himaye tekliflerini reddeder; tam bağımsızlık kararlılığı ortaya konur.
Ve nihayet, 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi dualarla açılarak, milletin iradesi, devletin merkezine yerleştirilir. Bu tarihi gün, sadece bir meclisin açılışı değil; aynı zamanda milletin kendi kaderini tayin ettiği, egemenliğin millete teslim edildiği bir dönüm noktası olmuştur.
Atatürk bu günü yalnızca bir zaferin sembolü olarak değil, aynı zamanda geleceğin teminatı olan çocuklara bir bayram olarak armağan etmiştir. Çünkü o, geleceği inşa edecek olanların, bu milletin tertemiz yürekli çocukları olduğunu bilmiştir.
Bizler de bu büyük sorumluluğun farkındayız. Menderes'te her bir öğrencimizi, sadece bilgiyle değil; vicdanla, adaletle, maneviyatla, sorumluluk bilinciyle yetiştirmenin gayretindeyiz. Onların bu ülkenin geleceğinde söz sahibi, erdemli bireyler olmaları için var gücümüzle çalışıyoruz.
Sevgili çocuklar,
Bu bayram sizindir. Sizler; bu aziz milletin ışığısınız, umudusunuz, yarınlarısınız. Siz yürüdükçe bu millet ilerleyecek, siz yükseldikçe bu bayrak daha da yüksekte dalgalanacaktır.
Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu toprakları bize vatan kılan tüm kahramanlarımızı, tüm şehitlerimizi, tüm ecdadımızı rahmet ve minnetle anıyor; tüm çocuklarımızın ve milletimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı yürekten kutluyorum.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Yaşasın Büyük Türkiye Cumhuriyeti!
